43. Koyun Adasında Robinson Hayatı

Son iki yazımda Koyun Adasını anlatıyorum. Daha kaç sefer anlatsam bitiremem. Adnan emekli olmuş, şehirle bir alakamız kalmamış. Adadaki zor hayata dayanacak gücümüzde vardı herhalde. Bin bir zorlukla evimizi yaptık. Evimizin eksiği bitmedi uzun seneler sürdü, her sene yapacak bir işimiz oldu. Ama bu işleri de severek yapardık. Terasımız ahşap, tahtalar her sene bakım ister, temiz tutulacak, boyanacak. Sarnıca giden boru içleri temizlenecek yoksa su boşa gider. Bu yüzden herkesin damında da yapacağı işler olurdu. Adnan`ın ağabeyi 104 yaşında öldü, ölmezden iki sene evveline kadar adaya geldi. Yardımcısı vardı ama çok işini de kendi yapardı. O yaşta dama bile çıkardı.

Her sene bir eksiğimizi yapardık. Duvarımızı kapımızı yaptık. Havuz yaptık. Ama iş biter mi şimdide inşaattan kalan malzeme nerede dursun, jeneratör nerede işlesin, bahçe malzemeleri için hadi birde ardiye yapalım. Ama buda hobimiz olsun, ardiyeyi de kendimiz yapalım. Niye olmasın. Her sene bir sıra örerek taş duvar yapmıştım. Bunu da tuğladan yapacam, her gün bir sıra örerim. Bir usta ile birlikte betonu döktük temel hazır. Evimizi yaparken hep ustanın yanında dururdum tuğlanın nasıl örüldüğünü öğrenmiştim. Başladım örmeye. Aman ne kadar zevkli. Kapı yeri, penceresi hesaplanacak, en uygun yerden bırakılacak. Bir kapta yaptığım harçla kaç tuğla yerleştirirsem o günlük tamamdı işim. Ne güzel eğlence olmuştu bana. O sene gidinceye kadar boyuma kadar ördüm, giderken ustaya gerisi sana ait, damını yap bakalım dedim. Kapı pencerede takıldı mı süslemesi bana ait. Önüne çiçeklerde dikince, evden güzel olmuştu. Bahçemizi çiçeklendirmekte en büyük zevkimizdi. Çiçeklerin en güzel açtığı sıralarda adadan dönerken, koyunlar, keçiler bakalım en çok kimin bahçesini beğenecek diye gülerdik.

Adnan`ın ağabeyi burada, etrafta sevdiğimiz dostlar, bizi özleyen ablam, ağabeyimler de misafir geldiler mi daha ne isteriz. Hep birlikte biraz yorucu bir hayat ama yinede güzeldi. Gündüzleri ev işi deniz, geceleri de toplanırdık. Esprili, neşeli idi komşularımız, ışığımız ve televizyonumuz olmadığı için, onlarla sohbetler ederdik, güzel geçerdi vakit. Hele mehtabımız o kadar güzeldi ki. Ay hiçbir yerde bu kadar güzel görünmezdi. Gayet büyük çıkar, sonra denizde kırmızı yol yapardı. Her hali zevk verirdi bize.

Erenköy`ün 80`li senelerde başlayan hava kirlenmesinden ciğerlerimden hasta olsam da, buraya gelince iyileşirdim. Evet, buranın birde bu güzelliği vardı ki şaşardık. Kaç kişi buraya hasta geldi, ertesi gün hiç o değil. Bastonu ile zor yürüyen, öksürerek gelen, hastalıktan nefes nefese yokuşu zor çıkan, ertesi gün bir bakarsınız denizde. Havası Altınoluk gibiydi. Kapı Dağının zeytinli tepelerinden poyrazla gelen oksijen deniz ile karışıp sihirli bir hava yaratır. O rüzgâr kafamızdakileri de alıp giderdi. Biz artık sadece o anı yaşardık. Zaten gazete yok televizyon, telefon yok. Hiçbir haber yok. Oh ne sakin bir hayat.

Bu rüzgâr güzeldi ama birde denizde fırtınaya tutuldunuz mu işte o felaketti. Yerine göre bir saat, iki saat denizde dalgalarla boğuşmak, bata çıka gitmek herkesi korkuturdu. Hele gelen misafirler buna yakalanırsa, bir daha gelmeyiz artık size derlerdi. Ama seneye unutur yine gelirlerdi.

Burada tam ilkel bir yaşantımız vardı. Ada da çöpçümüz yoktu ama hiçbir döküntü göremezdiniz. Başka adalardan, zayıflamış bir eşek, buranın otları ile beslensin diye bırakılırdı. İşte o yapardı çöpçülük işini. Hem de ne severek. Hangi ev hangi saatte yemek yer bilir, kapıya gelip beklerdi.  Yemek artığı onun hakkı idi. Koyunlarda isterdi ama eşekten onlara sıra kalmazdı. Diğer çöplerimiz için ya yerde çukur kazardık, veya deniz kenarına konan bidonda yakardık. Geri dönüşümleri torbalara koyar Avşa veya Erdek`e götürürdük.

Eşeği pek de severdik. Burada iyi bakılınca neşesi yerine gelir. Adaya gelen bir köpeği kendine arkadaş bilir, aman onunla öyle oynardı ki. Oyun saatleri vardı, o saatte gelir, merdivene ayağı ile tak tak vurur, çağırırdı arkadaşını. Görülecek şeydi onların oyunu. Hele birisi, kedisi köpeği ile yürüyüşe çıkarsa oda arkalarında yürürdü. Öyle yürürlerken aynı Bremen mızıkacılarına benzetirdik. Keşke onların videolarını çekebilseydik.


Koyun adası bahçe
Ardiyeyi yapmaya başladım.

Koyun adasında ardiyemiz önündede çiçeklerimiz.

Koyun Adasında levantalar

Taştan merdivenler yaptım

Sıra havuz yapmaya geldi.
Havuzumuzda pek  güzel oldu.