67. Madison'dan dönme zamanı geldi

Niagara`dan dönüşte Madison’ı bir kat daha güzelleşmiş gördük. Buradaki ağaçlarında yaprakları kızarmış evlere bir kat daha güzellik katmış.

Serap yine çok sıkı çalışmaya başladı. Biz döndükten sonra 3.cü sefer kutba gidecek, oraya götüreceği aletleri hazırlıyor. Akşamları eve dönünce yine bizi etrafta gezdiriyor.

Bu pazarda biraz uzakça bir yere götürecek. Gideceğimiz yerde neresi. Bizim en severek seyrettiğimiz dizilerden Yalan Rüzgarında bahsedilen yer. Genoa City, Wisconsin. Ben çocuk gibi seviniyorum. Dizideki olayların geçtiği yerleri görmek sevindiriyor beni.

Genoa City aslında yaşlıların yaşadığı sessiz sakin bir yermiş. Bir göl kenarı. Zaten göller bölgesindeyiz, her yerde büyüklü küçüklü göller var. Pazar günü gittik, gezdik. Minik bir kasaba. İnsanı rahatlatan huzur veren bir güzellik.

Orada da kırmızı yapraklı ağaçların arasında dolaştık. Güzel evleri seyrettik, göl kenarında yürüdük. Bizim göldeki  ördekler gibi orada da bir çok ördek koşuyorlar insanları görünce.

Dolaşırken posta hane görüyoruz, kapısında Genoa City yazıyor, orada da hatıra resmi çekmeden olur mu?

Hafta sonları Serap gezdiriyor, hafta arası da artık öğrendik etrafı kendimiz geziyoruz. Hava soğuksa alışveriş yerlerine gidiyoruz. Alışveriş yerleri de çok güzel ama bize göre pahalı. Sadece fikir almak için dolaşıyorum. Yalnız Adnan puro pipo görünce dayanamıyor. Bende sanat malzemeleri satan yerlerde her şeyi almak istiyorum.

Civarımızdakileri gezdik biraz da etrafa açılalım dedik. Otobüs tarifelerini aldık, her gün değişik bir yere gidiyoruz. Otobüse binerken şoföre  hi,  inerken de thank you   diyoruz. Binerken herkes birbirine yol veriyor, siz buyurun diyor, itişmek yok. Arabalar bile ara yoldan çıkarken yolda yürüyeni durup bekliyor. Bu ama böyle küçük yerlerde, büyük şehirler de zaten ışık var.

Otobüste herkes oturuyor,  ayakta kimse yok, şoför herkes yerine oturmadan hareket etmiyor. İneceğin zamanda ayağa kalkmak yok, yanın da zil var çalıyorsun, durunca yerinden kalkıp iniyorsun. İndiğin yerde işin 2 saatten evvel biterse, yine aynı biletle dönebiliyorsun. Tekerlekli iskemle ile dolaşanlar kendi kendilerine her yere gidebiliyor, rahatlıkla otobüse de binebiliyorlar. Şoför durakta bir özürlü görürse duruyor, tekerlekli iskemlenin bineceği bir alet indiriyor, özürlüyü otobüse aldıktan sonra da onlara ayrılmış yere götürüyor, yerleştirip sonra otobüsü hareket ettiriyor. Burada her şeye hayran oluyor, her şeyi şaşkın gözlerle takip ediyoruz.

Güzel havalarda yürüyüş yapıyoruz, gençlerle hep selamlaşıyoruz,  gülümseyerek  hi demeden geçmiyorlar.

Göl kenarı ve ördekleri çok seviyoruz. Biz daha gelirken yem vereceğimizi anlıyor koşuyorlar. Buranın maskotu olmuşlar,  herkes de pek seviyor onları. Baharda yumurtlamak için gölden biraz uzaklaşıp iç kısımlardaki evlerin bahçelerine girerlermiş. Mayıs ortasında da yavrular çıkıp biraz büyüyünce tekrar göle dönerlermiş. Gözlemciler bunu fark edince televizyonda bir anons! “Anne ördekler bebeklerini göle geçiriyorlar lütfen araba kullananlar dikkatli olun”.

Burada insana da, hayvana da sevgi ve saygı var.

Artık dönüş günümüz geldi bavulumuzu hazırlıyoruz. Bavulumuz kırmızı yapraklarla dolu. Gümrükten geçerken  bavulumuzu açacak olurlarsa ne diyecekler. Gülüyoruz halimize.