79. Los Angeles'da Noel

1998 Aralık ayı, Adnan'da razı oldu, birlikde Los Angeles'a gidiyoruz. Darıca’dan gecenin 4 ünde yola çıktık karlı tipili bir hava. Yeşilköy’e gelmek bayağı zor oldu. Gişe işlemlerinden sonra kahvaltımızı yaptık, vaktimiz gelince de Londra’da aktarma yapacağımız uçağımıza bindik. Kalabalık yoktu,  yerimiz iyi idi , 4 saat rahat geçti. Londra’da uçak değiştirmek biraz  karmaşık ama alıştım artık. Bizi Los Angeles’a götürecek uçağımız daha büyük ve çok kalabalıktı, tek boş yer yoktu. Biraz uyusak vakit geçerde, ikramlardan uyuyamıyorsun, durmadan içecek dağıtıyorlar. Çay, kahve her çeşit içecek. Uçakta çok su içmek lazımmış, yoksa baş ağrısı yaparmış. İçmek iyide sonra tuvalete gitmek, kapısında beklemek yok mu. Uçak zaman zaman hoplatıyor,  arada da sallıyordu. Neyse böylece 11 saat geçti. Hava alanında inince yine karmaşık yollardan geçtik, pasaport işleri, arkadan bavulları almak. 5 dakika ara ile dört uçak inmiş, bu yüzden çok kalabalık vardı.

Şimdi bu kalabalık arasında Serap’ı bulmak var. Onun da kolayını bulduk, Adnan’ın kuş gibi ötmesi işe yarıyor. Serap kuş sesini duyunca koşuyor sese doğru. O kalabalığın içinde oh kavuştuk kızımıza. Bir saatte araba yolculuğumuz sürdü. Eve gelince bütün yorgunluğumuza rağmen , buranın saatine uyum sağlamak için, hemen yatmadık , zaten  konuşacak ne kadar çok şeyimiz varmış.
Sabah Darıca’dan çıkıp burada eve girişimiz 24 saat. Aralarda yarım şar saatlik uyuklamakla, bu kadar saat ayılıp bayıldık.

Ertesi sabah normal saatte kalkıp, kahvaltıdan sonra,  Serap’la birlikte okuluna kadar yürüdük. Adnan, sokağa çıktığımız anda, ortalığın güzelliğine, yolların temiz ve düzgünlüğüne,  güneşli pırıl pırıl havaya her şeye, şaşırıp kaldı. Geçen sene, benim buraya yaz mı, kış mı geldik diye şaşırdığım gibi, Adnan da bu işi anlayamadı. Aralık ayındayız, karlı bir günde çıktık yola, bugün burada bahar havası. Serap ı okuluna bıraktıktan sonra biraz daha dolaştık, vitrinlere baktık. Eve gelip yemekten sonra uyumak iyi geldi.

Cumartesi günü hemen deniz sahiline. Adnan ilk defa Pasifik Okyanusunu görecek. Venice Beach’den başladık. Çok deli bir yer, daha ziyade gençler için. Koşanlar, jimnastik yapanlar, bisiklet ve patenle gezenler, sörf yapanlar, gitar çalanlar, hediyelik eşya satanlar, yollara sıra sıra oturmuş tarot falı açanlar, omzunda kocaman yılanla dolaşanlar. Orada biraz dolaştıktan sonra Santa Monica’ya gittik.

Ben geçen seneden biliyordum ama bu sene çok daha değişmiş. Noel yaklaşıyor diye o mağazaların,  yolların süsü ne o öyle. Trafiğe kapalı yolun eğlencesi ise, anlatılır gibi değil. Çeşitli atraksiyon yapanlar, piyano çalan, gitar çalan, dans edip oynayanlar. Vitrinler de çok güzeldi. Noel hediyesi almak isteyeni şaşırtacak, ne alayım diyecek, nerdeyse hepsini almak isteyecek. Geçen seneki gibi bu senede bir sanat galerisinde gördüklerim beni yine çılgına çevirdi. Bu güzellikleri seyretmek bana yetmiyor, hepsini Darıca’ya da taşımak istiyorum. Her beğendiğimi almak imkânsız, o zaman bunları bana yapmak düşüyor. Şimdi yapmak istediğim 3 şey oldu, ikisi Darıcanın koridorlarına süs. Biride 3 boyutlu resim.

Buranın sıcağı anlatılır gibi değil. Aralık ayındayız. Sabah akşam serin, güneş olduğu saatler yaz sıcağı.  Serap’ın okulunda öğle yemeğine gittiğimizde bahçede gölge bir yer arıyoruz. Okul dönüşünde de ara sokaklardaki güzel evleri Adnan’a gösteriyorum. Bu sene Noel için süslenmiş, bir kat daha güzelleşmişler.

Serap, sizi birde gece geçireyim oralardan dedi. Aman aman ne olmuşlar öyle, kendimizi peri masallarında zannettik. Rüya alemindeyiz. O tek katlı, iki katlı
evlerin, bütün hatlarından küçük ampullerden geçilmiş, evlerin hatları çizilmiş. Önlerindeki agaçlar, çiçekler, çimenler her yer ışıklandırılmış. Ağaçların dallarından perde gibi sarkan ışıklar, bahçelerde ışıklı renkli hayvanlar. Her yerden ışıklar sallanıyor.

Aslında Noel’de buranın bu kadar ışıklarla süslenmesinin birazda sebebi hava.  Noel her yerde soğuk ve karlı olup,  damlardan buzlar sarkar ya, burada öyle bir kış olmadığından, onlarda beyaz küçük ampulleri sallandırarak buz manzarasına benzetmişler.

Burada gördüğümüz ışıklı süsleri birde Universal City de görelim dedik. Geçen sene o gittiğimiz korkulu yerlere Adnan dayanamazdı bu senede ışıklarla süslenmiş yerleri gezelim dedik. Işıklanmamış bir nokta kalmamış. Geçtiğimiz yolların üstü bile tamamen ışıklı idi. Tam girişte, devasa bir Noel ağacı. Üstünün süslerine bir vakit bakıp kaldık. Arkadan, bir arabaya binmiş kocaman bir Noel Baba geldi, arabası hediye dolu. Geçtiği yollarda çocuklara hediyeler atıyordu. Buraları bir ay evvelinden süslenmeye başlarmış. Noel baba da günlerce böyle hediye dağıtırmış. Bizde sokaklarında dolaşıp süslü vitrinleri seyrettik.

Noel’den bir hafta önce de sokaklar yarışı vardı, en güzel sokak seçilecek. Bizde gidip görelim dedik. Akşamları ara sokakları gezmeye doyamıyoruz. Burada her gördüğüm bana fikir veriyor. Şimdi bu gördüklerim gibi ben de maket evlerimi ışıklarla süsleyeceğim.