75 . Bende Üniversiteli Oldum



Serap’ın okulunu çok sevdim. California Institute of Technology, kısaca Caltech diyorlar. Evine de çok yakın, yürüyerek gidilecek gibi. Bazı günler gidiyorum okulun kantininde yemek yiyoruz. Madison’da göl kenarında yerken burada da her seferinde bir başka havuz başında yiyoruz. Her çeşit havuz var. Havuzun biri fıskiyeli, diğeri taşlı şelaleli, 2 tanesi de nilüfer çiçekli, kırmızı balıklı. Okulun bahçesi ayrı, içi başka güzel.

Buranın düğünleri gibi, okulun bahçesinde de birçok eğlenceler, kutlamalar yapılıyor. Yeşil çayırlar, ağaçlar, tenteler her yer süsleniyor. Havada balonlar uçuyor. Çalışmayı bildikleri gibi eğlenmeyi de biliyorlar. Her şeyin tadını çıkarıyorlar.

Bir gecede okulda konsere gittik. Fizik, kimya, biyoloji bölümlerinin öğrencileri bir taraftan da müzik eğitimi almışlar. 40`ların 50`lerin cazından çaldılar. Pasedena’nın gençleri, benim yaşımdakiler herkes orada idi. Birde ünlü piyanist çağırmışlar, çocuğa teşekkür ettiler. Çocukta esas ben teşekkür ederim, bu kadar ünlü bir okulda, bu kadar beyin gücü ile birlikte çaldığım için dedi. Mars’a roketi yollayan çocuk da aralarında idi. Nobel Ödülü alan 90 yaşındaki fizikçide dinleyici idi.

Caltech dünyanın en ünlü bilimcilerin, kâşiflerin olduğu bir teknoloji enstitüsü. Çocuğun dediği gibi bende Serap`ın sayesinde bu ortamda olmaktan gurur duydum.
















Serap beni geceleri de bilgisayar başında gezdiriyor. Bir gece bütün kış boyunca, Güney Kutup noktasında kalan çocuğun sayfasını açtık. Güneşin doğuşunu ve batışını seyrettik. Doğuşu ve batışı da saatler sürermiş. Güneşin doğacağı sırada gökyüzünde ki yıldızlar harika idi. Güney Kutbuna ait daha bir sürü resimler, videolar. Her şey beni şaşırtıyor ki ne türlü.

Bir gecede Serap’a mesaj geldi. Bu gece Amerikalıların Uzay Otobüsü, Rusların MİR Uzay İstasyonundan ayrılıyormuş. 3, 4 ay kadar orada kalan astronotları alıp Dünyaya dönüyormuş. İkisinin arka arkaya geçişi görülecekmiş. Görüntüleri aynı yıldız gibi, hızları uçak gibi. Dedikleri gibi, gökyüzünde onları aradık bulduk ve seyrettik. Ertesi günde televizyondan yere inişlerini gördük. Aynı uçak gibi tekerleklerini açıp yumuşak iniş yaptı.

O günlerde Uzay Otobüsü, hep gidip geliyormuş. Orada araştırmalar, çalışmalar devam ediyormuş. Bu uzay istasyonu nasıl bir yer diye merak ettim. Büyücek bir uçak gibiymiş. Bazı belgesellerde görürüz, uzay istasyonunda bozukluk olunca nasıl çıkıp boşlukta tamirlerini yapıyorlar.

Bir günde bilgisayarda Mars`a giden roketin inişini, orada dolaşışını seyrettik. Serap’ın yanında her gün, evde veya gezide, hep bir şeyler öğreniyorum. Bugünde, uzay Mir istasyonu ve Uzay otobüsü ile tanıştım. Burada bambaşka bir ortamdayım. Pek çok şeyi yaşayarak öğreniyorum. 

Geceleri bilgisayar başında nasıl vakit geçtiğini anlamıyoruz. Bilgisayar ile 1993 te tanışmıştım ama buraya geldiğim 1998 yılında daha iyi öğrendim. Karıştırınca da aman insan neler öğreniyor bilgisayarı da pek sevdim.

Serap’ın okulu ile evi arasında el sanatları ile uğraşan hanımların atölye ve sergi yeri diye kullandıkları bir ev var. Hep kapalıydı, açılsa diye beklerken bir gün, orada hanımlar gördük. Daha açılmamış ama yaptıkları ortada idi. Aman ne güzel şeyler yapmışlar. Sergi gibi gezdik, sonrada bir hanımla konuştuk. Benim maket evlerin resimlerini gösterdik. Çok beğendi, hemen içeri başka bir hanıma götürdü, oda koşarak geldi. Serap`la başladılar konuşmaya, Serap benim Türkiye’den misafir geldiğimi söyledi, hanımda bana hadi sizi Kaliforniya ya alalım dedi. Yaptığın ne varsa burada sergiliyormuşsun satılınca %75`i senin oluyormuş. Ben burada para kazanmanın yolunu buldum. Buraya vaktiyle gelmek varmış.

Burada her gördüğümü Türkiye’ye getirmeyi isterim ya, buda hiç fena fikir değil. Bizde de ne kadar marifetli hanımlar var, yapar yapar satamazlar. Böyle bir yer ne iyi olurdu.

Burada daha ne para kazanma imkânları var. Bir şirketin sadece zarflarını kapayacaksın, gazetelerin içine reklam sayfasını koyacaksın, evde oturduğun yerde kompüterde yazı yazacaksın. Daha buna benzer işler. Hepside pek kolaymış değil mi?