29 Akdeniz gezisi 1971, Yalova kampı 1972,


by Leyla Tilav (Notes) on Wednesday, 17 October 2012 at 12:23

Adnan Deniz Yollarında  çalıştığı için vapur seyahati hakkımız vardı. 1971 senesinde o  haktan yararlanmak için şimdinin mavi yolculuk dedikleri  yolculuğu yaptık. Deniz yollarının vapurları yapardı bu yolculuğu. Daire arkadaşları ile hep birlikte çok güzel bir gezi  oldu. Gemimiz Karaköy’den  kalkıp, bütün iskelelere uğrayarak  İskenderun’a  kadar  gidip  dönüyordu.  15 gün sürüyordu bu gezi. Her uğradığımız  iskelede  karaya çıkıp bütün görülecek  yerleri  geziliyorduk. Yalnız burada yanlış bir şey yazdım  şöyle,  her uğradığımız iskelede  dedim. Çok  şehrin iskelesi yoktu o zaman. En hatırımda  olanlar  Marmaris,  Dalyan, İskenderun. Sandallarla  motorlarla çıkardık  karaya. Dalyanın bugün bile iskelesi yok değerli kaplumbağaları rahatsız etmemek için. Gemimiz geceleri  yoluna devam ediyordu.  Harika yemekleri yiyip ,
Gmide dans.
salondaki  eğlencelere gidiyor, dans ediyorduk.
Harika yemekler yiyorduk.
Bu eğlencelerden sonra  vakit geçte olsa, yine  yatmak istemiyorduk. Denize karşı  şezlonglara  uzanıp, mehtabı  seyrediyor, mehtap yoksa da yıldızları seyre doyamıyorduk. O zamanlar daha  yıldızlar vardı. Onlarda mehtap kadar güzeldi, mehtap kadar zevk verirdi. Şimdilerde nerelerde  o yıldızlar bilmem ki.
Manavgat ve Gemide Caz.
Resim yazısı ekle
Manavgatta üçümüz.
Resim yazısı ekle

Ertesi  yazda,  Yalova’da Zirai Mücadelenin  kampına gittik. Hayatımın belki  en güzel günleriydi diyebilirim. Çok neşeli bir gurubumuz  vardı. Denize girmediğimiz  saatler  hep beraber oturur,  bazen  oyun, bazen de yün örerdik. Çok zamanda  müdürün  neşeli hanımı  anlattığı hikayelerle güldürürdü bizi. 20  şer günlük  devrelerdi.

Yalova kampında deniz keyfi..

Biz ilk devre  giderdik  doyamazdık. 2. devre Ankara’dan gelenlerindi,  aklımız kalarak dönerdik. 3. devre  yer var derlerse yine  koşardık. Çok anlaşmış bir guruptuk. Gülmeden geçen  bir anımız olmazdı. Neşeli esprili insanlar  hep bir araya  gelmişti. Kamp başlangıcında  karşılaşmalar,  bitimimde de  geçirmeler,  her şey  eğlence idi. Ya bizde  ya komşu kamplarda canlı müzikli gecelerde  daha bir  güzeldi. Çadırdı kaldığımız  yerler ama onunda  bir faydası  vardı. Çadıra ancak  yatmak  için giderdik.  Diğer saatler  hep gazino kısmında  otururduk.  O yüzden hep birlikte yaşardık.
Çok güzel geçerdi günler.

Biz böyle eğlenirken çocuklarımızda anlaşmışlardı, onlarda  güzel vakit geçirirdi. Serap  orta okulu  bitirdiği  seneydi. Bu arada  artık kızımın da  büyüdüğünü  anladım.  Bir arkadaşımızın  oğlu ile  pek arkadaş oldular ama bu arkadaşlıktan da  öte biraz sevgi başlangıcı idi. Kendine bahis ettiğimde  şaşırdı aaa  anlaşılıyor mu dedi. Buradaki  arkadaşları  hepsi  iyi aile çocukları  idi.  Hepsi  kolejlerde okumuş,  Avrupa’ya , Amerika’ya gitmiş, akıllı  bilgili  çocuklardı. Serap  ta  ilk başta bu çocukların  bilgisine hayran olmuş, kendini  onların yanında   çok bilgisiz hissetmiş. Onları  gözünde  büyütmüş  ve içlerinden  birine  aşık olmuş. Pek masumca  bir başlangıç  hep gözümüzün  önünde  ne diyebilirsin. Buradan  dönünce  onlar  İstanbullun bir ucunda  biz başka ucunda. Ama  seneye  yine beraberi, bilmem ki  ne olur. Kışları  okul ders, telefonumuzda  yoktu ki  o senelerde  görüşsünler. Yazları  20 gün kamp ta beraberler. Onlar bir devre gelirdi. Annesi de benim çok sevdiğim bir arkadaşımdı. Kışın bayağı uzak olduğumuzdan  görüşmelerimiz  çok az  olurdu.  Kamp  ahbapları  arada  bir toplanırdık ancak.

Erenköy  lisesi  onuncu  sınıfa  geçtiği yaz, konservatuardan  bir hoca ile karşılaştık. Serapta  o kadar güzel şarkı söylüyordu ki, Ayten Alpman’ın  şarkılarını söylerken  herkes çok beğeniyordu. Hanıma da  söyledi, aman mutlaka  gel konservatuarın imtihana gir dedi. Tam zamanı imiş, gittik girdi ve kazandı.  Derslere başladı. Yalnız Erenköy  Lisesi saat  3 te  bitiyor,  eve gelecek  tekrar İstanbul  Cağaloğlu ya gidecek. Oradaki   dersten çıkıp eve gelecek, harap oluyordu.  Ders çalışacak  vakit yok, ağlıyordu  yarın imtihan var  ne yapacam diye. İyi gitme o zaman  dedim, anlaşıldı ikisi bir arada olmayacak. Gidip  öğretmene vaziyeti anlattım. Çok üzüldüler, aman ne kadar geniş  bir sesi var dediler. Liseyi bırakıp buraya gelsin diye teklif ettiler, ama Serap  liseyi tercih etti. Ben okuluma devam edecem dedi. Aklı okumakta idi. Hem okurdu hem de yaramazlıkta yapardı. Bir arkadaşı vardı çok iyi anlaşıyordu. Ona hep Yalova kampını  anlatırmış. Kendide özlemiş herhalde, bir gün arkadaşını da alıp birlikte gitmişler oralara kadar. O gün onlara öyle bir macera olmuş ki hem eylenmişler hem de  kendilerini  dünyanın bir ucuna gitmiş kadar heyecan yaşamışlar. Şimdi hakikaten dünyanın bir ucuna, yani Antarktika’nın sıfırına gidince o günkü  günlerine ne kadar gülüyor.
leytil@gmail.com


.





Like · · · Promote ·