9. 1940, 1950'li Yıllarda Kadıköy

Bagdat caddesi 1945 Babam ve iki ağabeyim.
Kadıköyaltıyol Modaya çıkan yol.
1942 de Kadıköy’e taşınmıştık. Buraya da alışmış, sevmiştik. Hep sokağa çıkıp yürüyor, etrafı tanımaya çalışıyorduk. En sevdiğimiz yol, altı yoldan Modaya sapılan yoldu. Orada bir yüncü vardı hep uğrardık. Sonra resimci, ismi bile aklımda, Suat. Ya onun yanında, ne vardı dersiniz. Tuvaletler. Aklınız alıyor mu, orada tuvaletleri. Daha yukarılara gittikçe, 2 veya 3 katlı evler, altlarında küçük dükkânlar. Berber de vardı buralarda birde hatırladığım, o zamandan bugüne gelen iç çamaşırı satan Kanarya. Şimdiler de oraya uğradığım zaman eskiyi hatırlarım. Dükkânlar küçüktü, pasaj diye bir şey yoktu. En ihtişamlı  Opera sineması idi. Sonra Süreyya sineması. O sinemalara gitmek en büyük zevkimizdi. Sinemaların tam karşısında, annemin beni götürdüğü doktorum Müfide Hanım.Oradan Modaya kadar yürürdük. Mühürdar yolunda yüksek olmayan apartmanlar, Modaya yaklaşınca da bahçe içinde hep ahşap köşkler vardı. Moda çok güzeldi, ağaçlar çamlar arasında, grubu pek güzeldi. O zamanlar vapur iskelesi vardı. Vapur işlerdi Modaya. Modanın pilajıda çok sevilen plajlardandı. Ayrıca kadınlar plajı da vardı. Mühürdar dan iskeleye inerken Hale sineması ve 2 katlı ahşap evler vardı.


1950 li yıllarda Kadıköy Altıyol.
KadıköyAltıyoldan iskeleye iniş.
Kadıköy’den Bostancı ya tramvay işlerdi. Birinci ve ikinci mevki vardı yazları açık tramvaylar çok sevilirdi. 60 lı yıllara kadar işledi sonra yerine otobüsler kondu. Kadıköy den Modaya, birde Kadıköy’den Gazhane ye tramvay vardı. Kadıköy den Kuşdili parkına doğru ve Kurbağalı Dere kıyılarında ahşap evler vardı. Fenerbahçe stadı ve hemen yanında duvarı ortak olarak, Kadıköy ün tek erkek ortaokulu vardı. Kadıköy ün o tarihlerde tek erkek lisesi de Haydarpaşa Lisesi idi. Mühürdardan Modaya giderken de kız lisesi vardı. Altı yolda bir tarafta yazdığım gibi resimci, yüncü, tuvaletler  diğer tarafta da boş bir arazi, aşağılara indikçe bahçeli küçük ahşap evler. Altı yoldan tren istasyonuna inerken, birde aradaki yollarda, 2 katlı cumbalı ahşap evler, yine küçük dükkanlar. Bu küçük dükkânların biri de, müzik aletleri sattığı için aklımda kalmış. Altı yoldan iskeleye kadarda yine küçük dükkânlar. İskele çarşısında, Hacı Bekir şekercisi, Baylan pastanesi, Mehmet Efendi kuru kahvecisi, en eski dükkânlardı. Birde her şeyin bulunduğu İngiliz kooperatifi vardı. O zamanlar da Anadolu yakasında hiç pasaj bilmezdik.

1955 Kadıköy çarşı.
Aradığımız şeyi Kadıköy de bulamazsak Beyoğlu’na veya Mahmutpaşaya giderdik. Dikeceğimiz elbisemize uygun ipliği de Beyoğlunun pasajlarından alırdık. Kumaşımız ipekse uygun ipliği ancak o pasajlarda bulurduk. Kaç gram istersiniz diye sorarlar ona göre sararlardı. O pasajlardan birde şapka almaya giderdik. İstediğimizi bulamasak ısmarlardık. Şapkamızın kıyafetimize uyumlu olması şarttı. Bir nikâha giderken mutlaka güzel giyinirdik. Şapkamız, eldivenimiz, eşarbımız uyumlu. Çanta ve ayakkabımız takım olurdu. Şimdiki gibi blucin ile gidilmezdi. Zaten yoktu. Günlük kıyafetlerimiz, diz kapağında altında, veya biraz üstünde olurdu. Mini veya uzun etek giyilmezdi. Düğüne giderken tuvalet giyerdik.

1950  li yıllar  Kadıköy iskelesi.
Cumartesi günleri Beyoğluna sinemaya giderken de güzel giyinirdik. O günleri, Kadıköyken Karaköye giden 12:30 -13:00 arası vapuruna binen hanımların şıklığı görülmeye değerdi. Şimdilerde o hanımlar nerde derseniz, araba da gezdiklerinden göremiyoruz herhalde. O tarihler de köprü yok, haliyle karşıya vapurla geçilecek. O yüzden şık hanımları görme imkânı olurdu. Son vapuru da kaçırmamak için çok dikkat edilirdi.

Kadıköyi skelesinde yandan çarklı vapur..
1952 senelerinde en son işledigi günlerde.
Kadıköy ün en sevilen yolu Bağdat Caddesi . O yola bu isim nasıl verilmiş. Osmanlı Padişahı 4. Murat, Bağdat ı İranlılardan almak için yola çıkar, ilk önce Üsküdar meydanından başlayıp, Karacaahmet mezarlığının arasından, sonra Haydarpaşa çayırından geçer. Bostancı köprüsüne kadar gider, buradan da yollarına devam eder. Zaferle dönüldüğü için bu yola Bağdat Caddesi denmiş. Uzak yollara giderken bu yol kullanılırmış. Bu yol üstündeki Haydarpaşa çayırındaki çeşmeye de ayrılık çeşmesi denmiş.

2. Abdülhamit döneminde, Osmanlı paşaları, devlet görevlileri, Bağdat Caddesinde ve Kadıköy’de köşkler yaptırmıştır. Kadıköy Bostancı arasındaki tramvayların açık olanına binip, oradan geçerken köşklerin güzelliğini seyretmeye doyum olmazdı. O senelerdeki, Bağdat caddesinin boşluğunu gösteren bir resim koyuyorum, aynı zamanda o resme bakınca, yol o kadar boşken açılan bakkala, neden şaşkın bakkal denmiş anlaşılıyor.

Kadıköy’deki meşhur Boğa heykeli de 1864 de Paris te yapılmış. Almanlar Fransızları yenince heykel Almanya ya getirilmiş. 1. Dünya savaşından sonrada Alman Kralı 1917 yılında güç simgesi olarak Enver Paşaya hediye etmiş.1969 da Kadıköy’e getirilmiş.
Moda.
Fenerbahçe.