37. 1970-80'li Yıllar, Erenköy Mahallemiz Degisiyor

Eskiden Kızıltoprak’tan Erenköy’e kadar sayfiye yeri idi. Osmanlı paşalarının da buralarda büyük bahçeler içinde yazlık köşkleri, konakları olurdu. Etrafında da  şimdi müştemilat dediğimiz küçük evler vardı. Buralarda uşakları, bahçıvanları, atlı arabacıları otururdu. Bu küçük evlerin mutfağı olmazdı. Köşkte pişen yemekler hep birlikte yenirdi. Evlerin önleri çamlık, arka tarafta da meyve ağaçları olurdu. Bahçeye evin ihtiyacı olan sebzeler ekilirdi. Her evin mutlaka üzüm bağları da olurdu. Atı, koyunu, keçisi, kedisi, köpeği tavukları da olurdu.

Bizim mahallemiz Tüccarbaşı – Istasyon Cad köşesinde, büyüklü küçüklü 10 a yakın ahşap ev vardı.  Bu evler, Sultan 2. Abdülhamid`in Ticaret ve Bayındırlık Nazırı Mustafa Zihni Paşa (1838-1911) köşkünün 200 m güneyinde bir alana yayılmışlardı. Hemen biraz güneyde de Zihni Pasa Camii. Bu evlerde de köşkte çalışanlar oturuyor olmalıydı. 1800’lerin ikinci yarısından sonra yapılmış olan bu köşkler ve etrafındaki evlerde, zamanla paşalar öldükçe, çocukları, torunları tarafından satılmaya başlamış. Adnanlar da 1900’lar ın başında almışlar bizim evi.

1960’lar dan başlayarak ilk önce Bağdat Caddesi etrafındaki köşkler yanmaya başladı. Çoğunun tarihi değeri olduğu için belediye izin vermiyordu yıkılmalarına. Müteahhitlerin baskısına dayanamayan ve de modern apartman dairelerinde kaloriferli yerlerde yaşamayı da cazip bulanların köşkleri nedense bir kaza nedeniyle teker teker yanmaya başlamışlardı. Çoğu da boş ve terkedilmişti başlarına kaza gelip yandıklarında.

1970’li yıllara kadar ayakta kalmayı başarmış bu köşkler ve evler yıkılıp apartmana dönüşmeye başladı. Yavaş yavaş Ethem Efendi Caddesi etrafı apartman doldu. 1977 senesinde de sıra bize geldi,  etraftaki evlerle birlikte bizim evimizde yıkılıyor, iki tane 15 katlı apartman yapılmaya başlıyor.

Böylece birçok köşk yok oluyordu. Bunlardan Mısır valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşanın torunlarının köşkü burada imiş ama nerede? Cemile Sultanın bahçesindeki yapılan apartmanlar burada ama, köşk nerede? Kabasakal Mehmet Paşa’nın köşkü de eskiden burada imiş. Tarihi olduğu için yıkılmaktan kurtulan köşklerde nerede, görülmüyor ki 15 katlı apartmanların arasında.

Yıkılmaktan kurtulabilen, hemen civarımızdaki, 1506-1579  yılları arasında yaşamış Osmanlı Sadrazamı, Sokollu Mehmet Paşa'nın restore edilmiş konağı. Şu anda Erenköy Anafen Dershanesi şubesi olarak kullanılmaktadır. Şimdilerde müze olan Kazım Karabekir köşkü. Kazaskerde  lüks bir restorana dönüşen Reşat Paşa köşkü. O köşkleri, öyle güzel şekilde gördükçe seviniyoruz.

Ama o, 200 m ilerimizdeki,  yüksek duvarlarla çevrili, bahçe içinde, ağaçlar arasında saklanmış o köşk hep esrarlı görünürdü bize. Burasi, 1970’li yıllarda işkencelerin yapıldığı, kırmızı tuğla ile örülmüş, gösterişli kapısında iki askerin beklediği Zihni Paşa köşkü idi. O köşkün yerinede, 150 daire li bir site olmuş. Şimdide sitenin kapısında site bekçileri bekliyor. Burada eskilerden, sade kuyunun tulumbasını çalıştırmak için yapılmış demir yel değirmeni, birde kırmızı tuğla kapı kanatları kalmış. Gösterişli kapının resmini çekmek isteyene soru soruyorlarmış. Acaba gösterişli kapı kanatları için mi, yoksa işkence evi diye mi.

1970’li senelerde, bir taraftan evler apartmana dönüşürken, bir yanda da değişik olaylar oluyordu. 72 de Deniz Gezmişin asılması, dönüm noktası oluyor. 73 de Ecevit, Erbakan hükümeti kuruluyor. 74, Kıbrıs çıkartması. Bunların yanında sağ sol çatışmaları. Ortalık çok karışık. Olaylar tırmanıyor.  Siyasetle uğraşmıyoruz, büyük mevkilerde değiliz o yüzden fark etmiyoruz, yalnız duyduklarımız bile bizi ürkütüyordu. İşkenceler yapılıyor, bunu duymaya bile dayanamıyorduk. Üniversiteler de talebe olayları. En çok olayların olduğu İstanbul ve Marmara Üniversiteleri, Ankara da Ortadoğu, Hacettepe, Gazi Üniversiteleri. Yalnız Boğaziçi bu olaylara karışmıyor. Herkes şüphe altında idi, evlere gelip kütüphaneler aranıyor. Ne kitaplar okudukları araştırılıyor. Ayrıca evlerde silah aranıyor. Hatta evinde eskiden kalma antika kılıç bile olsa teslim edilmesi isteniyor. Her şeyden korkar olmuştuk.