Yeni hayatıma alışmaya çalışıyorum. Yeni akrabalar, arkadaşlar, buradaki komşular. Etraf çok komşuluktu. Gelinler kaynanalar. Kaynanamda çok severdi komşularını hep gidelim gelelim derdi. Bende sevmiştim yeni komşularımı. Yeni akrabalarımda vardı artık. Benim iki agabeyim bir ablam vardı Aynen Adnanında iki agabeyi bir ablası vardı.
Beni istemeye büyük agabeyi ile gelmişti.
![]() |
Adnan ın Hikmet agabeyi yengesi ve kızları. |
Eşi yani benim eltimi, çok sevmiştim .
Harika bir insandı. Eşi bulunmaz diyebilirim.
Yalnız ileriki senelerde ayrıldılar. Böyle bir eltiyi,arakadaşı kaybettigim için çok üzülmüştüm.
Yanda Aile 2 sevimli kızları ile mutlu günlerinde
Ablası Eniştesi onlarında 2kızları bir oguları vardı.
![]() |
Adnan ın Ablası Enişte kızıoglu damatgelin hep birlikte. |
![]() |
Adnan 2 Ağabeyi ile birlikte Hikmet ve Adil. |
Kimi gün yeni komşularla, kimi günde anneme gidiyordum. Ama anneme gitmeme
kaynanam pek kızıyordu. Gelin geldiğim köşk 2.5 katlı idi. 2 normal kat. Birde çatı katında bir
oda ve balkon vardı ki, oraya bayılmayan yoktu. Bütün etraftaki evler hepsi, ağaçlar arasında
2 veya 2.5 katlı köşklerdi. Bu yüzden,
Gelin geldigim Köşk. Erenköy İstasyon caddesi.. |
çok güzeldi.
Mehtap denize vurunca, doyum olmazdı
bu güzelliğe.Bahçesi de pek büyük değildi
ama içinde olmayan meyve yoktu.
2 harika dut agacı. Eşi emsali olmayan
can eriği. Vişne tekrar başka erik.
Ayva,İncir. Fıstık agacı. Akasya.
Birde eve sarılmış pembe Erenköy çavuşu üzümü.
Babasının sağlığında Göztepe’de oturuyorlarmış. 8 dönüm bahçe içinde bir köşk.
Bahçede olmayan meyve yokmuş. O zaman köşklerin mutlaka üzüm bağları da olurdu.
Bahçeyi eker biçerlermiş. Bütün sebze bahçeden. Komşuları hep paşalarmış . Bahçede çamların altında nargile içilirmiş. O seneler de daha Marmaris Bodrum keşfedilmediği için
Kızıltoprak’dan Küçükyalı’ya kadar birde Adalar sayfiye yeri idi. Bu yüzden büyük köşkler evlerini yazlık kiraya verirlermiş. Bir kaç senede evlerine Atatürk’ün kız kardeşi Makbule hanım kiracı olarak gelmiş. Babasının ölümünden sonra da 4 kardeş birde anne evi bölüşemeyince satıp parayı bölüşmüşler.
O parayla Adnan la annesi de bu köşkü almışlar. Biz evlendiğimiz sene alt katta kiracı vardı. Biz sade 2. katta oturduk kiracı çıkınca alt katta bizim oldu. Ama işim çok zorlaştı. Aman bize yetiyor bu 2. kat birde çatı katı var, yine verelim kiraya dedik. Gelen kiracılarla anlaşırdık ve güzel vakit geçirirdik. Oyun partilerimiz olurdu. Dut zamanı 2 kocaman dut ağacından dut silkeletirdik altına tuttuğumuz çarşaflara aman ne kadar dolardı. Bizi iki evi doyurduktan sonra komşulara da dağıtırdık. Annemlere de götürürdüm. Silkeletmek için biz beceremezdik, sokaktan geçen dutçulara söylerdik. Siz silkeleyin biz de alalım sizde derdik. Bir haylide kalırdı onlara. Bu şekilde çaresini bulmuştuk. Çok güzel tatlı pembe bir duttu.
O senelerde gelinler kaynana yanına gelirdi. Bütün etrafta da komşularımız gelin kaynana otururdu. Günlerde biz gelinler hizmet eder dik. Bu gelip gitmeler sade günlere mahsus değildi, sair günlerde de yakın komşular hep bir birine gelinip gidilirdi. Gelen komşuya her zaman hizmet edilir, birlikte kahveler içilirdi. Kaynanamda hep böyle beraber gezelim isterdi. Onlar gelsin biz gidelim. Bu yeni komşuları da sevmiştim bende gitmek isterdim ama, kime yetişeyim. Benimde annem var orada eski arkadaşlar, eski komşular var teyzelerim le günlerimiz var. İğne müşterilerime bile yetişemez olmuştum. O sıra penisilin çıkmıştı. Oda çocuk ölümlerine sebep oluyordu, bu beni korkuttu. Müşterilerimi adamakıllı azalttım. Çocuklara penisilini asla yapmıyordum. Ama yapmayınca da bana darılıyorlardı. Kaynanam anneme gitmemi kıskanıyordu, ona giderken arkamdan söylenmeye başlamıştı, buda beni üzüyordu. Duymamazlığa gelsemde, yine bisiklete binip giderken titriyordum. Zamanla bu beni iyice üzmeye başladı, beni sinirli yaptı. Adeta kaynanam dan da, evden de soğumaya başladım. Etrafta komşularımızda hep gelin kaynana beraber oturanlar. Onlarla dertleşiyorduk. Bakıyordum benim gibi dertlilerdi onlarda. Aman ne kötü bu gelin kaynana derdi. Ben annemden görüyordum, ne kadar seviyordu gelinlerini. Onlarla adeta arkadaş dı. Acaba beraber oturmadıkları için mi? Birbirlerini ara sıra gördükleri için mi? Kaynanam yetişmezmiş gibi Adnanada kızmaya başladım. Adnanında bu aralar tavrı değişti. Herhalde annesi şikayet ediyordu beni. İnsan evlenmeden önce ne kadar arkadaşlık etsede, yine aynı evde oturmadan birbirini tanımıyor. Adnanın birde benim canımı sıkan bir huyu vardı, çok küfür ederdi. Ben ne babamdan, ne ağabeylerimden duymadığım için, küfür etmeyi çok yadırgadım. Bu güzel şık gence yakışırmıydı bu küfürler. Sade babamdan değil o senelerde ben sokaktaki insandan da duymadım. Küfürleri ne bana ne kaynanama etmezdi ama çekişle çiviyle kapı ile pencereyle kavga ederdi. Duvara bir çivi çakacak olsa evde kıyametler kopardı. Sonunda çekici çivi yerine parmaklarına vurur moraran parmaklarına bakıp kapılar vurulup bağırır çağırırdı. Bozulan bir alet eline düşmüşse tamir edileceğine iyice kırılıp dökülür sonrada sayar söverdi. O devirde şimdiki gibi böyle küfür etmek bağırıp çağırmak yoktu. Sokaktan geçen duyarsa ne diyecek diye ben utanırdım. Gittikçe evden soğumaya başladım. Gittikçe Adnandan da soğumaya başladım. Daha da ileri gittim, ayrılalım demeye başladım. .