41. Koyun Adasında Robinson Hayatı


Adnan’ın ağabeyi Koyun Adası denen pek bilinmeyen bir ada da arsa alıyor. Bende görmeden heveslenip alıyorum. Birkaç sene sonra ağabeyi evini yapıp bizi davet ediyor. Aslında daha tam bitmemiş, ama burada kolay değil ev yapmak, olduğu kadar, üst tarafı yavaş yavaş yapılacak. Birlikte gidiyoruz, zorlu bir yolculuktan sonra adadayız. Eve kadar bayağı yol var, birazda yokuş  çıkıyoruz.  Terasa gelip dinlenmek için kendimizi bir şezlonga attığımız anda,  şok oluyor bu manzaraya aşık oluyoruz. Aman ne kadar seviniyorum benimde yerim var burada,  bende ev yaparım. O sene orada ağabeyinin evinin eksikleri yapılacak. Ama nerde işci, eksikleri yapacak kimse yok, eh biz ne güne duruyoruz. Sıvıyoruz kolları. Boya imiş badana imiş. Ev yerleştirmek, bahçe temizliği, tanzimi. Harıl harıl çalışıyoruz ama hiç yorulmuyoruz. Adanın sihirli bir havası var sanki.
Marmara denizinde dört ada olduğu bilinir. Marmara adası, Avşa, Paşalimanı ve Ekinli adaları, onların arasındaki küçük adayı pek kimse bilmez. Aslında küçük dedim ama Heybeli adası kadar, tam Robinson hayatı yaşamak isteyene göre. Adada su yok elektrik yok. Yol yok iskele yok. Ama siz âşıksınız adaya. Şimdi ne yapacaksınız. Arsa çok alın arsayı ama nasıl yapacaksınız evinizi.
Ada da hiçbir nakil vasıtası yok. Nasıl gelecek kum çakıl çimento. Usta nerede. Her gün Paşalimanından adaya özel motor getirecek işçileri ustayı. Ne elektrik ne su var. Her şeyi kendiniz yaratın bakalım. Hele biz orada bu sevdaya yakalandığımızda 70’li yılların sonları idi. Telefonda yoktu. Adada ihtiyaçlarımızı bir haftalık alırdık aygazla işleyen buzdolaplarında muhafaza etmeye çalışırdık. Ama mühim bir ihtiyaç olursa eski zaman insanlarının yaptığı gibi karşı adaya haber yollamak için sahilde ateş yakardık.
Yeni yeni teknoloji aletleri ile tanışmaya başlamışken biz yeniden döndük ilkel hayata. Ama dediğim gibi bu adaya bir kere geldiniz mi bitti her şey, siz âşık oldunuz bu adaya. Hadi bakalım kullanmak için su bulun. Evler yapılırken ilk iş sarnıç yapacaksınız, kışın dolacak depolar mis gibi su ile. Sahilde kuyu açarsanız onu da jeneratör ile çalıştırıp motorla çekersiniz. Ama içme suyunu karşı adadan alacaksınız. Bir çok zorlukla yaptınız evinizi. Ev eksiği biter mi kalan ufak tefek artık size ait. Sizde usta gibi çalışacaksınız. Bir yazda bitmeyecek,  ikinci sene, üçüncü sene her sene bir eksiğini yapın zevkinize göre.
Nisanda gidip eylül sonuna kadar kalıyorduk. Evimizi yapmadan birkaç sene ağabeyinde kaldık. Öyle gidip te hemen bizde bir ev yapalım diyemezsiniz. Kum çektiren olursa bize de çekin diyorduk, taş çıkaranlar olursa aman bize de diyorduk. Böylece ev malzemesi tamamlandı.  Bir senede ağabeyi evine sarnıç yapacaktı ustalar gelip gidiyordu. Bize de bir sarnıç, bir oda, tuvalet, mutfak yapın dedik,  ama havalar bozunca Paşalimanından gelecek olan ustalar gelemiyordu, günlerce onların gelmesini bekliyorduk. O sene yılbaşına kadar kaldık orada. İstanbul ile haberleşme yok. Evde soba yok. Isınacak hiçbir alet yok. Terasa güneş gelirse orada ısınıyorduk ancak.
Gündüz ustalar çalışırken üşüyen ellerini ısıtmak için, kapısı penceresi olmayan inşaatın içinde çalı çırpı ile ateş yakarlardı. Bizimde hoşumuza giderdi onlarla oturup ateşin başında çay içer, sohbet ederdik. Birde başka  adadan atılmış köpeğimiz oldu. Oda zavallı ne kadar da terbiyeli. Kapısı olmayan odanın dışında oturur bize bakardı, gel sende dersek gelirdi ancak. Laftan anlardı adeta sevinir kuyruğunu sallayarak gelirdi  ateşin başına. Değişik bir hayat yaşıyorduk. Buda güzeldi. Alıştık bu hayata ama İstanbul’da bıraktıklarımız akraba eş dost merak ederdi bizi. Hele Serap ile haberleşemedik. Tam onun Amerika’ya gittiği seneydi. Hava güzel, deniz durgun olursa Paşalimanına geçer oradaki telefon kulübesinden birkaç yere telefon ederdik. Ustalarımız Paşalimanından geliyordu. Kışın çok kötü havalarda gelemezlerdi. Ama biz ekmeksiz kalmayalım diye motorla bata çıka bize ekmek getirirlerdi. Bazı günlerde Adnan ağabeyi ile sabahın erken saatinde kalkıp Erdek’e alışverişe giderler, akşam geç saatlerde dönerlerdi. İşte o günler  ben adada yalnız başına kalırdım. Kışın erkenden hava kararır yine ben ada da yalnızım, ama köpeğim vardı bana arkadaş. Bütün ada bizimdi dolaşırdık onunla kimsesiz ada da.
 Motor sesi duydukça dikkat kesilir. Bizimkilerin motorunu ise nasıl tanırdı bilmem, bana bakar adeta haber verir koşardı iskeleye.
leytil@gmail.com



Koyun adasında evimiz yapılırken ustalarla

Koyun Adasında güneş batışı ustalarla terasta çay içilirdi.

Koyun Aadasında Serapla evin yerini tesbit ediyoruz

Koyun adasında ustalarla birlikte çalışıyorum