14. 1940 lı seneler. Sait ağabeyim evleniyor.

gamzeli yanaklı pekte güzelmiş.

Zagfer Teyze Pangaltıda oturuyor. Agabeyim birgün teyzesinde otururken.Karşı apartımandan sokaga çıkıp kadisinin peşinde koşan bir kız görüyor. Gamzeli yanaklı kız pekte güzelmüş. Agabeyim oanda kıza aşık oluyor. Teyzesie göstriip bu kızı bana istiyin diyor. Birkaç gün sonra annem geliyor kızı istemeye gidiyorlar. Agabeyim Tekel Müfettişi o günlerde yine Teftişe gidecek. Gitmeden söz keselim istiyor. Söz kesiliyor. Ben gelinceye kadar hazırlıgınızı yapın gelince nişan dügün olacak diyor. O günleri yaşayanlar bilir her şeyin kıtlık zamanı, ne ararsan yok patiska bile karne ile, kız nikah olacak karnesini göstereceklerki patiska alınsın. Bu durumda hazırlık bitiyor agabeyim geliyor nişan dügün. Bir sonraki teftişe her şey tamam. Balayı gibi yeni teftiş yerine gidiyorlar. Anadolunun her yerine birlikte gidiyorlar hatta hamile oldugu bir sıra at sırtında bile gittikleri yerler olmuştu.

Sait agabeyim ile yengemiz Şahikanın dügünü.
Arkada Şahikanın 2 ablası Ablam ben Önde Anneler ve Babam.
Hastalıgım yeni geşmiş.Yeni bir hayat, boşlamışım, ne yapmak istiyorum, bilmiyorum. Kaç senedir hastaydım, kışları sanatoryumdaydım, ama arkadaşlar ile hiç hasta olduğumuzu anlamıyorduk. Nerede olduğumuzun adeta farkında değildik. Şimdi yeni hayatıma alışmalıyım, annem bana yardım ediyor, bana yeniden dünyayı tanıtmaya çalışıyor. Beni gezdiriyor, Kadıköy’e sinemalara götürüyor. Geceleri de ağabeyim gezdiriyor. Gazinolara götürüyor. Dans ediyoruz. Hep bisiklet isterdim aldılar, geziyorum. Ne istersem yapıyorlar. Hasta iken arkadaşlarıma gitmeye çekiniyordum şimdi gidiyorum.
Bisiklet isterdim aldılar.TabancalınınBahçesinde.
































O seneler her yer bahçelikti.çayır çimen çiçekler içindeydi.  Evlerimizde her çeşit hayvanlarımız vardı . Tavuklar kuluçkaya yatar çıkan civcivlere bayılırdık. Koyunlar yavrular kuzuları ne kadar severdik. O kuzuları sevmeye arkadaşıma giderdim.
Bahçelerinde papatyalar çiçekler aralarında koşan Kuzular
Türkan teyzem Saz ud, keman , piyano çalar seside çok güzeldi.
Haftada bir gün teyzelerimle günümüz var. Annem ve teyzelerim hepsi bir çalgı çalıyor. Yesari Asımda hocaları, çalıyor söylüyorlar. Bağzı günlerimize akrabalarda gelirdi.

Çalgılar sohbetler. Teyzelerimi çok seviyordum.

Annemle her Kadıköy e gidişte, benim sevdiğim çalgıların, notaların satıldığı o küçük dükkana uğramadan yapamazdım. Hep notalar alırdım. Bir gün tam o dükkanın önünden geçerken, bu seferde annem, hadi sana istiyordun İspanyol gitarı alalım dedi. Annem de çalmayı söylemeyi sevdiği için beni teşvik ediyor. Dükkana girdiğimizde, bir çocuk, gitarına sarılmış duruyordu. Bizde gitar istiyoruz deyince, dükkan sahibi anlattı. Bu genç çocuk askere gidecekmiş, paraya ihtiyacı varmış bu yüzden gitarını satacakmış.

Biz alırız deyince, çocuğun gitarını bana uzattığı anı hiç unutmam. Aldım elime, bu sefer gitara ben sarıldım, o anı hep hatırlar ve üzülürüm. Çocuk gitarını bana uzattı ama, aklıda gitarında kaldığı belliydi. Unutamadığım bir anıdır o. Bize havain gitarı aldığımız da, dükkan sahibi hocasını da bulmuştu, yine ondan İspanyol gitarı hocası rica ettik. Bugün için yok arayayım dedi. Biz aradık o aradı yok. Nasıl şaşılacak durum değilmi. Gitar yok hocası yok. Şimdi ise herkesin elinde gitar. Bütün kış dükkan sahibinden haber bekledik yok. Eninde sonunda bulduk,,ama nasıl, anlatayım oda ayrı hikaye.

Teyzemin biride Pangaltı'da oturuyordu. Ablamla beraber bir gün teyzemden dönüyorduk, elinde gitar olan bir adam gördüm. Abla ben bu adama sorayım dedim, düştük peşine, o gider biz gideriz yetişemiyoruz. Nihayet tramvay durağına geldi, bizde geldik, ama yine konuşma fırsatı olmadı, tramvay geldi adam bindi. Bizde arkasından.Tramvay nereye giderse gitsin, hemde 2. mevki tramvay. O zamanlar 2 genç kız 2. mevki tramvaya binmez. Neyse artık kolay, adamı yakaladık. Ne zamandır arıyoruz , hoca yok, nasıl düşmeyiz peşine. Adamın hemen yanına gidip sordum, siz ders veriyor musunuz? Hayır vermiyorum ama, siz böyle gelip bana sorduğunuz için size veririm. Adam 50 veya 55 yaşlarında, Osmanlı bankasında çalışan bir İtalyan. Hemen anlaştık, ev adresi verildi. Gün konuşuldu. Neyse bindiğimiz tramvay bize de uydu, ters yöne binmemişiz. Tünelde indik. Allahaısmarladık deyip ayrıldık. Şimdi meraktayız bekliyoruz. Söz verdiği gün geldi. Sevindim ders almaya başladım. Aldığı ders ücreti de yol parasına ancak yeterdi. Yazdı bahçede yapıyorduk ders Beni hevesli buldu, bahçeyi sevdi, çok zevkle öğretiyordu. Yaz boyunca çalıştık, havalar bozup kar kış başlayınca derse son verdik. Seneye yaza yine devam ederiz dedik, ama olmadı. Nota bilgim çok iyiydi, artık notayla çalarım dedim.


Annem Babam ablam Zagfer teyze Faiz enişte birde kedim.
1940 lı senelerin sonuydu, karşımızda bir ev satılıyordu. Zağfer teyzem evini, bizde arkasındaki bahçesini aldık. Sait ağabeyim müfettiş, Celal ağabeyim mühendis, ablamda Vakko`ya desinatör olarak girmişti. Hepsi kazanmaya başlayınca, babam da o maketini yaptığı hayalindeki evi yaptı. Bahçesinde zaten bütün meyve ağaçları vardı, bizde yenilerini dikince , cennet gibi bir bahçe, sevimli tek katlı bir ev, birde küçük havuzumuz bile olmuştu. Beylerbeyindeki gibi, arkada tavuk kümesi de yapınca, keyfimize diyecek yoktu. Önümüzde yeni yol açılmıştı. Toprak yol ismi de yoktu. Babam halk evinde çalışıyordu herkes kendisini çok seviyor sayıyorlardı. Baktık yeni açılan yola soyadımız konmuş. Çelebi sokak. Erenköy Telli Kavak sokak ile Şemsettin Günaltay Cad. arasında, köşesinde Shell benzincinin olduğu Çelebi sokak.

Çelebi Sokaktaki evimiz.