Sait Agabeyim Ablam ile Moda da |
Sene 1942 Kadıköy de, altı yola çok yakın bir apartmana taşınmıştık. Annem Beylerbeyinde o kocaman evde bayağı yoruluyordu. Burası küçük ama rahat oldu. Sait ağabeyim askerden yeni dönmüştü. Celal ağabeyim daha askerde idi. Ablam Güzel Sanatları bitirmiş, Bursa da bir ipek fabrikasına desinatör olarak gitmişti. Bu durumda, bu apartman dairesi bize yeterdi.
Annemin burada bayağı kolaylaşmıştı işleri.
1942 Kadıköy. |
Amcamız fevkalade, çok bilgili, alim bir insandı. Zamanının imkânsızlıkları içinde okumuş, mütemadiyen okumuştu. Mevlananın 19. batından torunu, ve de bir süre Konya Mevlana Dergâhı postnişini idi. Sayısız eserlerinin yanında, Mesnevinin Tercümesi 5 dilde basılmış, bütün dünyada tanınmıştır. Tokat ve Kastamonu da olmak üzere 20 sene milletvekilliği yapmıştır. Ayrıca Türk Dil kurumunu kurmuş, okullarda farsça, arapça ders vermiş, edebiyat bilgini, şair idi.
Saygılı, zarif edası ile nükteli konuşmayı severdi. Zamanının padişahlarından, Sultan Reşat, kendisini çok sevmiş saymış. Hep saraya davet eder, sohbet ederlermiş.
Birinci Dünya savaşında, gönüllü Mevlevi alayını kurmuş, Miralay rütbesi ile Şamda, 3,5 yıl alay komutanlığı yapmış. Şamda iken benim babamda kendisi ile birlikte Mevlevi alayında imiş
Velet Çelebi Amca Çocukları ile. |
Velet Çelebi Amca eşi Enise yenge Kızları Devlet. |
Arkadan Zagfer teyze, büyyük kızı Emine, küçük kızı Devlet torunu Nebile.. |
Annemler 4 kız kardeş, amcaları onları da çok severmiş. Konya dan Ankara ya davet eder, kızları Devlet Şah tan ayırt etmezlermiş. Ayrıca yengede severmiş yeğenleri. Annem ve büyük teyzem evliymiş, ortanca teyzemi yanlarına çağırmışlar. Ama fazla kalamamış. Keman ve piyano çalarmış, kendide, seside çok güzelmiş. O yüzden talipleri çıkmış, evlendirmişler. Ondan sonra en küçük yeğeni çağırmışlar. Oda Devlet Şahlan çok güzel arkadaşlık yapmış. Teyzemin sonra anlattığı, Atatürk ün akşam eve dönme saatinde, onu görmek için mutlaka bahçeye çıktıkları idi, ama o bize bakmaz, yanımızda bir çocuk olursa ona bakardı diye anlatırdı. Teyzemde orada fazla oturamamış. Oda tambur çalardı, güzeldi de. Onun da orda kısmeti çıkmış, evlendirmişler.
Bir gün, daha Beylerbeyinde oturuyorduk, annem Küçükyalı’ya gidecez dedi. Ablamla biz hemen hazır, Celal ağabeyim nazlandı, ben gelmem dedi. Eh ne yapalım gelme. Biz gittik oturduk, niye Celal gelmedi dediler. Biraz sonra arkadaşlarla denize girerken bir de ne görelim, ağabeyim kanosuna binmiş, Beylerbeyinden buraya kadar, kürek çekerek gelmiyor mu? Olacak şey değil, bu kadar yol nasıl gelinir, yollarda ne akıntılar var, tek başına hiç dinlenmeden gelmiş. Herkesi şaşırtmaya bayılırdı. Velet Çelebi amcayı da şaşırttı. O kadar tatlı gülerdi ki. Yine tatlı tatlı güldü. Ağabeyimde onun gülüşüne pek mutlu oldu. Yorgunluğuna deydi.
Kadıköy’e taşındıktan sonra sık sık gittik onlara. Gittikçede beni birkaç gün bırakmazlardı. Bende kendilerinde kalmak için can atardım zaten. Daha büyüdükçe, şimdi benim size eskileri anlattığım gibi, bende amcadan eskileri anlatmasını ister, büyük bir zevkle dinlerdim. Kendisine bilhassa Atatürk ile arkadaşlıklarını, sarayı, padişahı, Şam da babamla birlikte olan senelerini de anlattırırdım. Ah ne olurdu, şimdi hayatta olsaydı. O zaman aklıma gelmeyen daha ne sorular var, daha neler neler sorardım. Büyüklerinize eski günlerini, ailenizle ilgili günlerini anlatmasını isteyin. Benden size hatırlatma.
Çelebiler. |
Birinci Cihan harbinde, Babamda Çelebiler ile birlikte Bagdatta. |