|
Leyla bebek 4 aylik |
Konyada
7 Mart 1928, Ramazana rastlayan karlı bir kış gecesinde dünyaya
gelmişim. Benim viyaklamamla birlikte, pencerenin dibinde sahur davulu
çalınmaya başlamış. Bu durumda ilk duyduğum ses, davul sesi olmuş.
Annem
Mevlana sülalesinden. Bu durumda bende Mevlana nın 21. kuşak
torunlarındanım. Büyük amcamız Velet Çelebi İzbudak ile tanınırız.
|
Leyla bebek 6 aylık. |
Büyük
Babam da 1900 lerde Babalide, zamanının aydınlarına, gazete ve
dergilerine kağıt sağlıyan kağıtçı dede diye anılırmış. Mevlana
sülalesinden, aynı zamanda kağıtçı bir dedenin torunuyum.
Anne,
baba, iki ağabeyi bir abla ile mutlu bir aileyiz. Annem benim adımı
Leyla koymak ister. Anneanne yeni ölmüş, onun adı Leyla imiş. Annemle
birlikte teyzelerden biride hamile olunca, Leyla adını koymak için
kavgaya başlamışlar. Annem de kim kız doğurursa o koyar demiş, bu
durumda Leyla adı benim olmuş.
Konya da doğmuşum ama, ayağım
toprağına değmeden beş aylık iken, babamın İzmit'e tayini çıkmış ve
Konya'dan ayrılmışız. Bir buçuk sene sonrada İstanbul’a gelmişiz.
Otuzlu
seneler de büyük konak sahipleri, evlerini oda oda kiraya verirlermiş.
Babamda böyle bir konaktan iki oda kiralamış. O zamanki konakların
odaları, şimdiki odaların iki üç katı kadardı. Biz altı nüfuz birde
büyükbaba bizimle gelmiş, yedi nüfuz. Normal bir yer buluncaya kadar,
burası bizi rahat idare eder denmiş. Buraya bir Perşembe günü gelmişiz.
Haftasına Perşembe gecesi, bizim odanın bacasında yangın çıkmış.
Ağabeylerim ablam kaçmışlar. Annem benimi, babasını mı kurtarsın şaşırıp
kalmış. Ben yürüyormuşum, annem babasını kucaklayıp, bana da gel
benimle diyormuş. Bende o sıra pencereden bakıyormuşum, dışarıdaki telaş
itfaiyeler benim pek hoşuma gitmiş, dışarı bakıp eğleniyormuşum,
annemle gelmek istememişim. Annemin o andaki durumunu düşünemiyorum,
hangimizi kurtarsın. Babamda yokmuş ki evde. Bana tekrar gel benimle
demiş, tut eteğimden. Herhalde bakmışım annem gidiyor, razı olmuşum
tutmuşum eteginden. Neyse ki itfaiye erken gelmiş, yangın büyümeden
söndürülmüş.
|
10 aylık Ablam ve Celalet agabeyim |
|
Bir yaşındayım İzmit |
Biz şimdi ne yapacağız, hemen kalacak başka yer
nerede bulacagız. Ne ise ki bir odamız daha var. Orada yaşamaya
başlamışız. Bu ara büyükbaba iyice hastalanmış, yangının haftasına yine
bir Perşembe günü ölmüş. Babam da o sıra bize yeni bir ev bulmuş.
Aslında taşınmak için kendi çocukluğunun ve gençliğinin geçtigi,
Beylerbeyinde ev aramış. Kurtuluşta bulunca oraya taşınmışız. Buradaki
yaşantımızda Ermeni komşularımızla çok güzel dostluklarımız olmuş.
Buradan taşındıktan sonra bile, uzun süre bu dostluklar devam etmiş.
|
1929 İzmit Annem Ablam Celalet agabeyim |
Benim hayatımda ilk hatırladığım olay da burada oldu. Şimdiye kadar hep bana
anlatılanlar ama bunu kendim hatırlıyorum gibi geliyor. Sokaktan değişik
giyimli gençler, geçiyordu hepsi o kadar komikti ki, pek beğenmişim
kahkahalar atıyormuşum. Ellerinde uzun saplı süpürgeler, ters olarak
tutuyorlardı. Bizde 10 basamakla çıkılan bir katta oturuyormuşuz, beni
demir parmaklıklı penceremize oturtmuşlar, süpürgelerinin uçlarını
tuttuğumu hatırlıyorum. Hesapça 2 yaşlarında olmalıyım, ama bu yaşta ki
bir hadise hatırlanır mı? Yoksa yine anlatılanlar mı aklımda kalmış,
onu bilemiyecem.
|
Haşim Paşa köşkü ben 4y aşlarında
Annem babam ablam Türkan ve Zagfer teyze Celal agabey Lütfü. |
Babamın aklı hep Beylerbeyin de. Yine orada ev
ararken Küplüce de bulmuş. Oraya taşınmışız. Beylerbeyini istemekte
haklı imiş, vapurla gidip gelirken bir gün, çok sevdiği bir arkadaşına
rastlamış. O kadar sevinmişler ki, arkadaşı sana bize daha yakın bir ev
bulalım demiş. İnşallah hanımlarda anlaşır, güzel arkadaşlığımızı devam
ettiririz demiş. Hakikaten hemen kendi köşklerine komşu bir köşk bulmuş,
bahçelerinin arasında da kapı varmış. Şimdi meraktalar acaba hanımlar
anlaşacaklar mı? Hem de o kadar anlaşmışlar ki. O günden sonra gece
gündüz, pek güzel günler geçirmişler.
Şimdi gelelim buradaki
evimize. Eski paşalardan birinin köşkü. Yalılar Caddesinden, Küplüce ye
kadar uzanan bir arazi içinde, dört tane köşk. İlk başta kendi
kızlarından biri oturuyor, diğerleri kiralık. Bizimki ikinci köşk biraz
yokuşla çıkılıyor. Köşklerin her biri birbirine bayağı uzak ve arada hep
yokuş var. Bahçedeki çam ve meyve ağaçlarına diyecek yok. Her mevsime
göre meyve var. Yalnız annem bana burada yemek yedirememiş, çünkü
bahçede her an yediğim meyveler, beni tok tutuyormuş.
Uçsuz
bucaksız bir bahçe, ben her halde dört yaşlarında, istediğim gibi özgür
dolaşıyorum bahçede. Şimdiki annelerin korkusu, kaçırma olayı yoktu o
zaman. Aşağıdaki köşkte iki arkadaşım, bizden yukarda da iki arkadaşım
var. Kendi kendime giderdim onlara. O kadar özgür o kadar rahat bir
çocukluk geçirdim ki. Sade ben degil, o zamanlarda bütün çocuklar
rahat, anneler rahattı. Gittiğim yerde eve dönme saatini bilmiyordum,
karnım acıkmıyordu ki. Ama ben yine vaktinde dönermişim. Annemde şaşırır
sorarmış, nasıl bildin yemek saatini deyince, tabak çatal sesi duydum,
sofra hazırlıyorlardı geldim dermişim.
Ama bir gün öğlen olmuş ben gelmemişim. Annem pek meraklanmış. Nerede imişim, onu da bir dahaki yazımda anlatayım.
|
Ben dogmadan bir kac sene once |
|
1922 Seneleri Anneane Annebaba Babam Annem arkada Teyze önde Celalet Sait agabey Ablam. |