58. Antarktika Maceraları

Serap Tilav Güney Kutup noktasına giden ilk Türk kadını oluyor. Hürriyet Gazetesinin Amerika şubesi Serap ile kontağa geçip, röportaj yapmak istiyorlar. Tam o sıralarda yine bir Türk bilim kadını Kuzey Kutbuna en yaklaşan Türk olmuş. İki Türk bilim kadınının başarılarını Dünya Kadınlar Günü için özel bir yazı dizisinde anlatmayı tasarlamışlar. New York’a röportaj için davet edildiler. İki maceracı bilimcilerde böylece birbirleri ile tanışmış oldular. Röportajdan sonra Serap bize telefonla bildirdi. 9 Mart 1992 günü Hürriyet gazetesi almamızı söylüyor. Kızımızın macerasını gazetede okuyoruz. Gidip geldikten sonra bize telefonda anlatamadığı her şey orada yazıyordu. Beş gün üst üste çıkan detaylı bir yazı dizisi idi. Bizde çok zevkle okuduk, gururlandık.

O günü akşama kadar telefon susmadı, okuyan bizi arıyordu. Herkes in pek hoşuna gitmiş. Serap`ı kutluyor başarısının devamını diliyorlardı. Daha sonrada Türkiye’ye geldiğinde Star TV’nin Anahtar programında röportaja çıktı. O gece televizyondaki konuşmasında da, sorulan soruya, Dünya ya döndüğümde diye başlamıştı. Evet her fırsatta oranın hiç dünya ya benzemediğini anlatıyordu.

Ama her şeye rağmen daha senelerce gitti, şimdiye kadar 15 Antarktika seferi yaptı. Kimi zaman rahat kimi zaman da bayağı zorluklarla karşılaşıyordu, her seferi değişik bir macera idi. Bizde o gidip gelinceye kadar merakla ondan haber bekliyorduk. İlk gidişlerinde iletişim çok zordu. Sadece haftada bir, Pazar günleri tek yönlü telefonlardan edebiliyordu. O zaman da ancak birkaç kelime konuşabiliyorduk. Mektup veya bir kart atsa ancak 2, 3 ay sonra elimize geçiyordu. İleriki senelerde bu haberleşmeler biraz daha rahatladı. Eskimiş Amerikan askeri uyduları Antarktika’ya iletişim servisi yapmaya başladı, Güney Kutbuna internet geldi. Kutuptan uydular göründüğü sürece telefonla konuşulabiliyor, günde 12 saate kadar iletişim sağlanabiliyordu.

En heyecanlandığımız günlerde dönme günleri idi. Hem orasını çok sevdiği için, hem geride bıraktığı arkadaşlarından ayrılamadığı için hep son uçağa kalıyordu. Şubatın ortaları oluyor, Güney Kutbuna kış yaklaşıyor, rüzgârla -70 dereceye düşlen ısılar görüyorlardı. Eğer hava bozarda uçak onları almaya gelemese, 9 ay orada kalırsa, ne yapar diye çok meraklanıyordum. Kışın orada kalan 8 fizikçi arkadaşları için bile üzülüyordum. Düşünemiyordum o karanlık diyarda nasıl geçer 9 ay. Serap`ın anlattığı, orada kalan arkadaşları için, güneşin batışı büyük bir olay, doğuşu ise düğün bayram oluyormuş. Kışın ise Aurora seyretmek en büyük eğlenceleri oluyormuş. Çektikleri bir videoyu seyretmiştim, bu kadar güzel bir tabiat olayı olamaz. Kutuplara yakın bölgelerde görülen, mavi, yeşil, mor ışıltılı dans eden bulutlar gibi olağan üstü bir gökyüzü olayı.


Çalışmaları sırasında birçok zorluklarla karşılaşıyordu, ama başlattığı bu projenin peşini bırakmıyor, bütün güçlüklere göğüs geriyordu. Her gidişinden sonra çalışmalarından dolayı kendine madalyalar teşekkürler veriliyordu. 2005 senesinde ise Antarktika’da bir dağin tepesine kızımızın onuruna Tilav Cirque ismi verildi. Transantarktik dağ zincirinin başlangıcı olan, bir çok buzul nehrinin denize ulaştığı, kıyıya yakın bir bölge. Bölgedeki dağların tepeleri buzulların oluşturduğu çanak şeklindeki alanlara dönüşmüş. Bu alanlara coğrafyada Cirque denirmiş. Dört tane yan yana çanaklardan her birine, kızımızın ve üç astrofizikçi arkadaşının adının verilmesinden bu çalışmalarının ne kadar değerli olduğu anlaşılıyordu.