
Serap hiç görülmemiş bir hava olduğunu söyledi. Hakikaten de arkasından El Nino denen bir fırtına çıktı. Sene 1998, neydi o öyle, nasıl bir fırtına. Bizim oturduğumuz yeri değil de gitmek istediğimiz yerleri, deniz kenarlarını çok etkiledi. O sis altında sinen deniz, şimdide dağlara çıkıyor, sahildeki koca evleri alıp götürüyor. Dere kenarındakilerde taşan sularla sürükleniyordu. O muhteşem ahşap köşkler, televizyonda seyrederken benim maket evler gibi görünüyordu. Sahildeki evleri dalgalar ilk önce altından girip eşyaları, sonra da evi alıyordu.
Hafta sonu bizde yine fırtına olacağını bile bile, denizin coşkusunu seyretmek için okyanus kıyısına, yalnız biraz daha ihtiyatlı olarak güneye doğru gittik. O dalgaların muhteşemliğini tarif edemem. Korkunç bir görünümdü. İmkan olup da bu dalgaları esas etkilenen yerlerden görebilseydik. Oraları trafiğe kapamışlar. Nasıl kapamasınlar. Yol diye bir şey kalmamış ki. Sonrada sokaklarda dolaşıp villaları seyrettik. Burada hep bahçe içinde müstakil evler, villalar, bir tek toprak yer göremezsin. Her yer yeşil, ulu ağaçlar, çamlar, palmiyeler, bazı yerlerde zeytin ağaçları, herkesin bahçesinde portakal ağacı.
Yalnız şehrin merkezi hariç. Orada da sayamayacağım kadar yüksek binalar, sadece iş merkezleri. Geceleri in cin oynuyor, çok ürkütücü bir yer oluyor.

Ayın ilk Pazarında burada bitpazarı kuruluyor, o kadar ünlü imiş ki, artistler bile oradan alış veriş yaparmış. Gittik gördük. Ahşap evimizi inşaat için boşaltırken attığımız her şey burada para edermiş. Herkes evinde kullanmadığı ne varsa getirmiş satıyor. Bazı paraya ihtiyacı olan da antikalarını getiriyor, onlar da kapışılıyor tabii. Birde Pazar günleri evinde kullanmadığı, kullanıp ta bıktıkları eşyaları garaj kapısına koyuyorlar, oda bayağı iyi müşteri buluyor.
Serap okulda iken ben sabahları yürüyüş yapıyor, her an bir yerde film çevriliyor onları seyrediyorum. Bedava otobüsle geziyorum. Yalnız buranın havasına hala alışamadım Ocak ayındayız pardösüsüz çıkılır mı? Evet ben pardösülü herkes ise şort ve tişörtle.
Yol üstünde ev hanımlarının oturup iş yaptığı, sonra o becerilerini sergilediği bir yer gördüm, buraya gelsem, onların arasında bende bir şeyler yapar bir yenilik öğrenirim, hem de konuşmaya çalışırım dedim. Baktım şansa tamirde imiş. Orası açılıncaya kadar, benim de dönme zamanım gelecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder