71. Pasedena'yı Geziyoruz

Sene 1998, Los Angeles, Pasedena’dayım. Sabah kalkıp dışarı çıkınca nasıl şaşırdım bilemessiniz. Ben Ocak ayında geldim buraya, ama burası tam bir ilkbahar. Güneşli bir hava, ne üşünüp ne terleniyor. Etrafı tanımak için Serap’la yürüyüşe çıktık. Her taraf temiz, yeşil ve çiçek. Birbirleri ile yarış edercesine güzel evler, çiçekli bahçeler içinde.

Her yerde ilk bahar hazırlığı yapılıyor. Ağaçlar budanıp çiçekler dikiliyor. Kuşlar bıcır bıcır ötüyor. Sokaklar geniş, trafik yok, hele ara yollar tam yürüyüş için. Her yer düzenli. Kaldırımlar muntazam, hiç iniş çıkış yok. Rahat rahat yürü. Evlere bakacağım diye yoksa patır patır düşerdim. Hangi tarafa bakacağımı şaşırıyorum.

 Hala maket ev yapıyor olsaydım, burada hangisini yapacam diye tercih etmek zor olacaktı. Hepsini yapmak isteyecektim herhalde. Madison’da maket ev yapmayı öğrenmiş sonrada sergilemiştim. Çok beğenilmişti ama, bende kendimi bayağı yorup hastalanmıştım. Darıca huzurevine gelip dinlenince iyileştim. Serap’ta çağırınca yine koştum geldim. Aman ne iyi etmişim. Bakalım bu seferde burada neler görüp öğreneceğim. Adnan benimle buraya gelmedi, huzurevini çok sevdi. Yolculuktan korkar zaten, oturmayı tercih etti.

Serap’ın okulu evine yakın, aynı sokakta, yürüyerek gittik. Okul yolu iyide, ara sokaklara girdik mi her bir ev kartpostal gibi, bakmaya doyamadım. Uzun uzun yürüdük. Evlere baka baka, ay oda çok güzel, ay buda çok güzel derken kaybolmak kolay. Eve dönünce hemen yolların krokisini çıkardım, cebime koydum.

Sonraki günler Serap okula ben yürütüşe. Her yer düz hiç yokuş yok, yürü yürüyebildiğin kadar. Bir yerde de film çevriliyordu aslında her gün çevrilirmiş. Tamam, çıktı bana eğlence. Yürü yürü, sonra film seyret. Evde televizyona, diziye lüzum yok. Hakikisi önümde.

Meğerse, Hollywood stüdyoları dizi ve film çekimlerinde buradaki bu güzel evleri kullanıyormuş. Simdi anlaşıldı evlerin niye böyle malikane gibi büyük ve harika bahçeler içince oldukları. Ev sahipleri içinde bu bir geçim kaynağı oluyormuş.

 Aslında ben buraya gelince televizyonu dizi değil de bir şeyler öğrenmek için seyrederim. Martha Stewart diye bir hanım el sanatları, çeşitli el işleri gösteriyor. Başka programlarda da çeşitli işler yanında ev yapmayı bile öğretiyorlar. Bende hiç birini kaçırmadan büyük bir zevkle seyrediyorum.

Burada birde mahalle içi bedava otobüs var. İstediğin gibi bin git gez. Daha uzaklara gitmek için de otobüs tarifelerini aldım. İlk gitmek istediğim yer Hollywood oldu. Serap`a söylediğimde aman sakın ha, o bölgelere yalnız gidemezsin, orada sokaklarda dolaşamazsın, seni ben götürürüm araba ile geçeriz görürsün dedi. Hakikaten gittik sokaklarda kimse yoktu, sade sokak başlarında elinde köpek bir zenci. 1950-60’larin meşhur Hollywood bölgesi, kaldırımlarda eski artistlerin ayak izleri, yıldızların içinde isimleri olan sokak çok bakımsız bırakılmış, tehlikeli bir yer olmuş. Aksam üstü saat 5 de bütün dükkânlar kepenklerini indirmiş, gidiyorlardı.

Bir daha ki gezimiz için Serap daha eğlenceli bir yer bulalım dedi, ve de eğlence dünyasının merkezi olarak bilinen Universal Studios’a gittik. Aman, neydi orası öyle, kelimelerle anlatılır gibi değil. Hayatınızda başka yerde yaşayamayacağınız deneyimlerin yaşandığı bir yer. Anlatmaya çalışıyım bakalım.